Kayıtlı 430 yaylasıyla bölgenin en fazla yaylaya sahip şehirlerinden birisi olan Gümüşhane’de atalardan miras kalan yaylacılık kültürü can çekişiyor.
10 yıl öncesine kadar yöre halkının geçim kaynağını sağlayan, hayvancılık merkezi, sosyalleşme ve kültürel değerlerini aktarma yeri olan yaylalar son zamanlarda yalnızlıkla baş başa kaldı.
Hayvancılık yapan birkaç aile ve göçer üreticilerin haricinde üretim amaçlı kimsenin uğramadığı yaylalar son dönemde turizm nedeniyle canlansa da dedelerinin yaptığı evlerin kapısını açmayan torunların sayısı hızla artıyor.
“Yaylacı dedelerin yaylaları sevmeyen torunları”
Şehrin en büyük ve uluslararası düzeyde bilinirliği olan Kürtün ilçesi sınırlarındaki Kazıkbeli Yaylası’nda da yaşanan benzer durum sosyal medyada “Yaylacı dedelerin yaylaları sevmeyen torunları” başlığıyla paylaşıldı.
Çok sayıda yorum ve beğeni alan paylaşımı yapan sosyal medya hesabının yöneticisi Temel Gündoğdu, “Yaylacılık ata mirası bir gelenektir yöremizde. Yaylalara çıkmak için ilkbaharın ilk aylarında cenik denilen sahil kesiminden yaylalara hayvanlarla birlikte iki ya da üç gün yürüyerek yollarda ’düşün ederek’ yaylalara varılırdı eski zamanlarda. Yaylalarda ot yataklarında yatılır, hayvansal ürünler ile geçinilirdi. Bütün bu zorluklarına, çilesine rağmen yaylalardan vazgeçilmez, yaylacılık kültürü bütün imkansızlıklara rağmen yaşatılırdı” dedi.
“Yaylacı dedelerin her türlü imkansızlıklara rağmen yaptığı evler kendilerine sahip çıkacak torunlarını beklemektedir”
Bugün yaylacılığın günübirlik turizm faaliyeti olarak yapılmaya başlandığını ve yaylacılığın dönüşüme uğradığını kaydeden Gündoğdu, “Yaylalarda onlarca evin kapısı artık hiç açılmamaktadır. Yaylacı dedelerin torunları yaylaları sevmemektedir. Yaylacı dedelerin her türlü imkansızlıklara rağmen yaptığı evler artık yeni sahiplerini beklemekte, özlemle yaylacılık yapacak, kendilerine sahip çıkacak torunlarını, sahiplerini beklemektedir” ifadelerini kullandı.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.